
Yunanistan'da yaşayan Türklere karşı Yunanistan'ın uyguladığı olumsuz tavır ve milli kimliğimizi inkar etme politikaları İzmir’de düzenlenen panelde konuşuldu.
Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği ile Rodos İstanköy ve Onikiada Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği tarafından üçüncü ayağını düzenlediğimiz panel 12 Haziran 2024 Çarşamba günü Karşıyaka Belediyesi Çarşı Kültür Merkezi'nde gerçekleştirildi.
Konferansa Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği İzmir Şube Başkanı Mümin Durmuş, şube yöneticileri ile İzmir'deki Rumeli Balkan derneklerinin başkan ve yöneticileri katıldı.
İlki Ankara'da Ankara Üniversitesi, ikincisi İstanbul'da İstanbul Üniversitesi ve üçüncüsü İzmir’de Karşıyaka Belediyesi Çarşı Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen 'Yunanistan'da Yaşayan Türklerin Sorunları' adlı panele konuşmacı olarak Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği Genel Başkanı Hasan Küçük ve Rodos İstanköy ve Onikiada Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı katıldı.
Rodos İstanköy ve Onikiada Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı konuşmasında, "Rodos ve İstanköy'den Türkiye'ye taşınan Türklerin vatandaşlık talepleri Yunanistan tarafından olumsuz sonuçlanıyor. Batı Trakya'da, Rodos, İstanköy ve diğer yerlerde Türklere Kültürel soykırım uygulanıyor oradaki kültürü yok ediliyor. Okulları kapatıyorsunuz. Müftülük yok, Yunan Müslümansınız diyorlar Türk olduğumuzu kabul etmiyorlar. Kültürel miras şu açıdan önemli camiler var, çeşmeler var ve bunları ortadan kaldırdıkları zaman da sizin burada hiçbir şeyiniz yok burada siz de yoksunuz. Yunanlar başka bir şey daha yapıyorlar bizlere ait olan binaların bakım onarımını yapmıyorlar yıkılmaya terk ediyorlar. Bakın Süleymaniye Camii'nde ki Osmanlı desenlerini değiştirdiler Bizans desenleri yaptılar. İstanköy'de de böyle yapıyorlar. Sivil toplum örgütleri olarak bizler Dışişleri Bakanlığı yetkililerimizin istikşafi görüşmeler de bizlerin sorunlarını Yunanistan’a anlatmalarını sağlamalıyız" dedi.
Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği Genel Başkanı Hasan Küçük’te şöyle konuştu: "1923 yılında imzalanan Lozan Barış Antlaşması ile Yunanistan’a azınlık olarak emanet edilen Batı Trakya Türk Azınlığı Yunanistan’ın uyguladığı tüm baskılara, göçe zorlama ve asimilasyon politikalarına rağmen, anavatanın gücü, desteği ve kendi inanç ve değerleri ile Batı Trakya’da yaşarken milli kimliğini inkara kalkışanlara karşı birlik ve beraberlik içindeki dik duruşu ile Türk tarihinin onurlu sayfalarında yerini almıştır,
1923 yılında Yunanistan’a azınlık olarak emanet edilen Batı Trakya Türklerine sistematik baskılar 1980’li yıllara kadar artarak sürmüştür. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulmasını takiben intikam almak isteyen Yunanlılar tarafından fatura Batı Trakya Türklerine kesilmiştir. 1960 lı yılların sonundan bu yana Türk Azınlık sadece vatandaşlık haklarını kazanmış, buna karşın eğitim başta olmak üzere Lozan’dan kaynaklanan azınlık haklarını kaybetmiştir.
Her fırsatta uluslararası hukuktan bahseden Yunanistan, konu Türk azınlık ve Türk azınlık eğitimi olunca bu kavramları hiçe saymaktadır Lozan anlaşması Türk Azınlığa kendi okulunu kurma, yönetme, denetleme, kendi dilinde eğitim verme ve Türk öğretmeleri görevlendirme hakkı veriyor. Buna karşın Atina yönetimi öğrenci azlığını gerekçe göstererek okullarımızı kapatıyor. Azınlığın Yunanistan’a emanet edildiği 1923’te 300’lü olan azınlık okullarımız 2010 yılından sonra öğrenci azlığı gerekçesiyle kapatılarak azınlık okullarının sayısı 90’a düşmüştür. Ayrıca Türkiye’den mezun öğretmenlerimizin ilkokullarda görev yapmasına izin verilmiyor.
Lozan Barış Antlaşması’nda azınlıkların her türlü dinî özgürlükleri güvence altına alınmış, müftülük kurumu 2345/1920 sayılı yasayla Yunanistan hukukuna geçmiş, dini boyutu ile birlikte nikah akdetme ve onaylama, boşanma, nafaka tayin etme, velayet-vesayet, miras taksimi, vakıfların denetimi, din görevlilerinin göreve gelmesi ve görevden alınması, İslam hukuku ile ilgili konularda görüş bildirme görev ve yetkisine sahip olan özerk bir kurum olmasına rağmen Yunanistan, 24 Aralık 1990 tarihinde çıkardığı bir kanun hükmünde kararname ile 2345/1920 sayılı yasayı iptal ederek Türk Azınlığın seçtiği müftüleri uluslararası anlaşmalardaki hükümlere ve AİHM kararına rağmen tanımaz, hatta makam gaspı gerekçesiyle müfütülere haksız davalar açarken, büyük varlıklara sahip Azınlık vakıflarını da tıpkı müftülüklerde olduğu gibi kendi atadığı, halkın kabul etmediği isimlere emanet ediyor. Kısacası zor durumdaki Azınlık, atalarından kalan vakıf mallarından da payını alamıyor.
Yunan Vatandaşlık Kanunu'nun 19. maddesi, Yunan Anayasası'nın 1. ve 2. maddeleri ile Lozan Antlaşması'nın Yunanlılar ve Yunanlı olmayanlar arasındaki ayrımı yasaklayan 40. maddesine aykırı olmasına rağmen, Yunan hükümetlerinin bölgedeki etnik kompozisyonu Yunanlılar lehine değiştirmek için kullandığı en önemli silahlardan birisi olmuştur.
Sözü geçen 19. madde çerçevesinde, Yunanistan'ı geri dönme amacı olmadan terk ettiği Yunanlı makamlarca takdir edilen Yunan asıllı olmayan kişiler Yunan vatandaşlığından çıkarılmışlardır. Bu aynı şekilde etnik olarak Yunan olmayıp yurt dışında doğan ve orada yetişen kişilere de uygulanmıştır.
Batı Trakya, ekonomik olarak da kötü durumda. Batı Trakya Türk azınlığının önemli gelir kalemini oluşturan basma tütünü için teşvik primi verilmeyerek aynı durumun Virginia tütününe uygulanmamış olması, azınlığa yapılan negatif ayrımcılığı bir kez daha gözler önüne sermektedir.
Adında Türk kelimesi bulunan sivil toplum örgütlerimizin kapatılması konusunda Yunan resmi makamlarınca kararlar verilmiş, bu kararlar doğrultusunda hukuk mücadelemiz sonucunda Yunan yüksek yargısına giden davalar maalesef çok acı bir gerekçeyle sonuçlanmıştır. Bu gerekçede Batı Trakya’da “TÜRK” yoktur denmektedir. Bunun son örneği Rodop Asliye Hukuk Mahkemesi 28 Mayıs 2024 Salı günü bizi çok şaşırtmayan Yunanistan Yargısı adına demokrasi ve hukuk sistemine kara bir leke olarak yer edecek şekilde Batı Trakya Fenerbahçe Taraftarları Spor ve Kültür Derneği’ nin kapatılması yönünde karar verdi.
Batı Trakya Fenerbahçe Taraftarları Spor ve Kültür Derneği’ nin adında ki Batı Trakya ifadesinin Türk Azınlık iması oluşturabileceği gerekçesiyle açılan dava sonucu kapatılması Yunanistan’ın Batı Trakya Türk Azınlığı üzerine yıllardır uyguladığı baskı ve hak ihlali politikalarının son yansımasıdır.
Her fırsatta demokrasinin beşiği olduğunu iddia eden Yunanistan’da Türk Azınlığın bağımsız milletvekillerini seçmemesi ve Dostluk Eşitlik Barış Partisi kurulduktan sonra da parti üyesi olarak Türk Azınlık temsilcileri Yunan Parlamentosunda yer almasın diye antidemokratik %3’lük ülke barajı getirildi. Bilinen ve görünen açık sebebi ise %3’lük ülke barajını geçebilmek için tüm Türk Azınlık mensupları tek aday veya partiye oy verse bile maksimum oy oranının buraya ulaşmayacağının bilinmesidir.
Bu durumda, DEB Partisinin %3’lük baraja takılıp hiçbir temsilcisinin seçilemeyeceğini bile bile Batı Trakya Türk azınlık mensupları 2014 ve 2019’da olduğu gibi 9 Haziran 2024 tarihinde Avrupa Parlamentosu seçimlerinde Türk’ün oyu Türk’e diyerek, bir kez daha partilerine sahip çıktılar. İskeçe ve Gümülcine’de DEB Partisini birinci parti yaparak yıllardır uygulanan hak gaspları, insan hakları ihlalleri ve Türk kimliğimizin inkârına karşı Batı Trakya Türk Azınlığı bir kez daha BİZ TÜRKÜZ diye haykırarak Yunanistan, Avrupa Birliği ve Dünya’ya sesini daha güçlü duyurdu. DEB Partisi’nin 2019 yılında Yunanistan genelinde sadece 29 seçim bölgesinde oy alabilirken, 2024 seçimlerinde tüm 59 seçim bölgesinde oy alarak sadece İskeçe, Gümülcine ve Dedeağaç’ta değil Selanik, Atina, Girit, Rodos, İstanköyde de varız demiştir.
Sonuç olarak görüyoruz ki Batı Trakya Türk Azınlık haklarına yönelik Yunanistan’ın olumsuz tavrı sertleşerek devam ediyor. Yunan hükümetlerinin ısrarla devam ettirdikleri milli kimliğimizi inkar etme politikalarıyla Batı Trakya Türk Azınlığını Yunanistan’dan koparmak için elinden geleni yapıyorlar.
Unutulmamalıdır ki Batı Trakya'daki Türk Azınlık Yunanistan'ın kararıyla varlık kazanmış değildir. Batı Trakya'daki azınlık Türk tür ve Türk olarak varlığını sürdürmeye devam edecektir.
Beni sabırla dinlediğiniz için siz saygıdeğer katılımcılara ve paydaşımız Rodos İstanköy ve Onikiada Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Prof Dr Mustafa Kaymakçıya teşekkür ederim." dedi.

Yalçın BAYER
SYRİZA, Türkler ve Batı Trakya
Yunanistan'ın 'ince' engellemelerine karşı, Dışişleri kadar Gümülcineli Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu'nun da ne kadar gayret ettiğini biliriz.