Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği Genel Başkanı Mustafaoğlu: "Tüm Yunanistan'ın hükümetten ekonomik beklentileri var, Batı Trakya Türklerinin bunun yanında azınlık haklarıyla ve Türk kimliğinin tanınmasıyla ilgili beklentileri var. Burada bir umut ışığı görüyoruz"
Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği Genel Başkanı Mustafaoğlu: "Tüm Yunanistan'ın hükümetten ekonomik beklentileri var, Batı Trakya Türklerinin bunun yanında azınlık haklarıyla ve Türk kimliğinin tanınmasıyla ilgili beklentileri var. Burada bir umut ışığı görüyoruz"
Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği Genel Başkanı Taner Mustafaoğlu, Yunanistan'da kurulan yeni hükümetten tüm ülkenin ekonomik beklentileri olduğunu ifade ederek, "Batı Trakya Türklerinin bunun yanında azınlık haklarıyla ve Türk kimliğinin tanınmasıyla ilgili beklentileri var. Burada bir umut ışığı görüyoruz" dedi
"29 Ocak Toplumsal Dayanışma ve Milli Direniş Günü" dolayısıyla İstiklal Caddesi'nde toplanan Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği üyeleri, "Her 29 Ocak'ta Batı Trakya'daki Türk varlığını selamlıyoruz" yazılı pankart açtı.
Burada basın açıklama yapan Mustafaoğlu, Lozan Anlaşması'nın ardından Yunanistan'da kurulan Türk Birliklerinin ve derneklerinin 1987'de mahkeme tarafından kapatılmasına tepki olarak 29 Ocak 1988'de Türk azınlığının Gümülcine'de düzenlediği gösterilerin Yunanistan yönetimi tarafından bastırıldığını hatırlatarak, "Bunun Batı Trakya Türklerinin kimliğine yapılmış bir baskı olduğunu düşünüyoruz. Bunu bir kimliksizleştirme ve Yunanlaştırma operasyonu olarak görüyoruz. Yıllar boyu 29 Ocak'ı Milli Direniş Günümüz olarak andık" diye konuştu.
Hafta sonunda yapılan seçimlerin ardından Yunanistan'da yeni bir hükümetin kurulduğunu belirten Mustafaoğlu, iktidara gelen yönetimde 3 milletvekilinin de bulunduğunu kaydetti.
Mustafaoğlu, şöyle devam etti:
"Tüm Yunanistan'ın hükümetten ekonomik anlamda beklentileri var. Batı Trakya Türklerinin bunun yanında azınlık haklarıyla ve Türk kimliğinin tanınmasıyla ilgili beklentileri var. Burada bir umut ışığı görüyoruz.
Hakikaten bir iki gündür radikal olduğu söylenen lider Çipras, radikal önlemler alabileceğini göstermiştir. Batı Trakya'da da aynı radikal önlemleri bekliyoruz."
-"Azınlıklar da eşit Yunanistan vatandaşı olmalıdır"
Yunanistan'ın yeni başbakanı Aleksis Çipras'ın seçimden 10 gün kadar önce Gümülcine'yi ziyareti esnasında "Azınlıklar da eşit Yunanistan vatandaşı olmalıdır" dediğini aktaran Mustafaoğlu, "Bu sözü yerine getirecek alt yapının hazırlanmasını hükümetten bekliyoruz. Zira bu bütün sorunların çözümüne katkı sağlayacaktır" dedi.
Müftü ve vakıf idarecilerini kendilerinin seçmesini istediklerini bildiren Mustafaoğlu, "Tabii ki çocuklarımızı kendi örf ve ananelerimize uygun olarak yetiştirecek eğitim sistemini Lozan Anlaşması'ndan kaynaklanan haklarımızla kendimiz kurmak ve yönetmek istiyoruz. Bugün Batı Trakya'da, İskeçe ve Gümülcine'de birer lise vardır. Bir medrese var. Eğitim kalitesinin düşmesi yüzünden okullarımızın sayısı azalmaktadır. Bunlar bir hükümetin kolaylıkla cevap verebileceği konulardır" görüşünü dile getirdi.
Dernek üyeleri açıklamanın ardından Taksim Cumhuriyet Anıtı'na çelenk sundu, Taner Mustafaoğlu da şeref defterini imzaladı.
29 Ocak’ta ne oldu?
Batı Trakya Türkleri’nin kendi kimlikleriyle var olma gayreti devam ederken, Yunan Yargısı 4 Kasım 1987’de tarihi bir karar aldı. Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği ve Gümülcine Türk Gençler Birliği kapatılacaktı. Kararın gerekçesi ise kararın kendisinden daha ağırdı; “Batı Trakya’da Türk yoktur..”
Batı Trakya Türkleri’nin bu karardan ancak Ocak ayında haberi oldu. Bunun üzerine 29 Ocak’ta Cuma namazı sonrası Gümülcine Eski Camii’nden Valilik binasına kadar büyük katılımlı bir protesto yürüyüşü yapılması kararlaştırıldı. Ancak Yunan makamları bu yürüyüşe izin vermeyecekti. Yasağa ve yollara kurulan polis barikatlarına rağmen Batı Trakya’nın her tarafından binlerce azınlık mensubu Gümülcine’ye gelmeye başladı. Sonunda toplanan 20 bin Türk polis şiddetine maruz kaldı, çatışmalar ve haksız tutuklamalar yaşandı.
Yaşanan olaylar sonrasında 29 Ocak, Milli Direniş Günü halini aldı.
Yunanistan’da, Batı Trakya Türkleri’ne yönelik baskı ve yıldırma politikaları her alanda sürüyordu. Azınlık Yüksek Kurulu 29 Ocak 1990’da yani iki yıl sonra üzücü olayları Eski Cami’de bir mevlitle anma kararı aldı. Bu karar korkunç bir provokasyonun fitilini ateşledi. Bazı yerel radyolar bir Türk’ün tedavi gördüğü hastanede bir Yunan vatandaşına saldırdığı haberini veriyordu. Solakidis isimli Yunan vatandaşının bir Müslüman’ın saldırısına uğraması haberiyle birlikte Yunanlılar 29 Ocak mevlidini engellemeye çağrılıyordu. Bu çağrı Yunan fanatikler üzerinde etkili oldu. Üstüne üstlük yerel basında Solakidis’in öldüğü haberleri de yayınlanınca fanatiklerin iyice gözü döndü. Oysa Solakidis ölmemişti. Gruplar halinde toplanan Yunan fanatikler önce Türkler’in kahvehanesine ardından Türkler’e ait dükkanlara taş ve sopalarla saldırdılar. Polisin seyirci kaldığı olaylarda Gümülcine Müftüsü Mehmet Emin Aga ve bağımsız milletvekili Ahmet Faikoğlu ile birlikte çok sayıda Türk taş, sopa bıçak ve demir çubuklarla yaralandı.
Helsinki Watch Raporu saldırganların bin kişi kadar olduğunu 300’den fazla işyerine toplam yarım milyon dolar zarar verildiğini ve yaşanan tüm bu olaylarda hiçbir Yunan dükkanının zarar görmediğini kayıt altına aldı.